(Hulûsî Bey’in fıkrası.) Yirmi Beşinci Söz, i’caz-ı Kur’ânı çok parlak bir tarzda isbat eden, ehl-i Kur’âna mesned, melce’ ve mahzen-i esrar; ve güruh-u isyan ve tuğyan ve küfrâna bütün levazımat-ı harbiyeyi câmi’, mühlik bir silâhhâne; yıkılmaz, aşılmaz, geçilmez bir sur, burç ve barûsu muhkem, mahuf ve müdhiş bir kal’a-i polat ve bedendir. Hakîkat böyle olmakla beraber Kur’ânî sura dayanan Kur’ânî kal’aya iltica eden, çok acib ve hârika Kur’ânî esrarın tedkikine koyulan, Kur’ânı kendilerine delil-i, şefi’, imam, refik, muhafız bilen hâdimü’l-Kur’ân nâmına esrâr-ı Kur’âna inâyet-i Hak’la muttali’, hakâik-i Kur’âna lütf-u Hak’la aşina, rumuzat-ı Kur’âna avn-i Hak’la vâkıf, müdakkik, muarrif, mübeşşir Üstadımdan şunu öğrenmek istiyor ve bunu kalben cidden çok arzu ediyorum... Hulûsî Kelimenin manası için üzerini çift tıklayınız. | |||